|
KÜTAHYA
Hitit medeniyeti ile başlayan ve Frig, Roma, Bizans,
Selçuklu, Germiyan ve Osmanlı dönemlerini içeren 5000 yıllık bir
geçmişe sahiptir. Germiyan Beyliğine 130 yıl başkentlik, Osmanlı
Anadolu Beylerbeyliğine 400 yıl merkezlik yapan şehir, Dünya çiniciliğinin
de merkezi olan ilimizde, Tarihimizdeki bir çok önemli olay İlimizde
gerçekleşmiştir
Ulusal Kurtuluş Savaşımızı zaferle sonuçlandıran
Başkomutan Meydan Savaşı 30 Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar'da
kazanılmıştır.
Beylikten imparatorluğa uzanan yolda, Osmanlı
Devleti'nin temelleri Domaniç Yaylalarında atılmıştır. Yine, Osmanlı
Devletinin kurucusu Osman Gazi'nin büyükannesi, Hayma Ana'nın türbesi
Donamiç'in Çarşamba Köyü'ndedir. Dünya'nın ilk borsası, İlimiz Çavdarhisar
İlçesinde bulunan, AIZANOI Antik Roma Kenti'nde kurulmuştur.
Macar Milli Kahramanı Lajos KOSSUTH 1850-51 yılları
arasında Kütahya'da barınmış ve ilk Macar Anayasası Taslağını, daha
sonra müze haline getirilen, kaldığı KOSSUTH Evi'nde yazmıştır.
Tarihte "İlk Toplu İş Sözleşmesi", fincancı ustaları ile kalfalar
arasında, 13 Temmuz 1766'da Kütahya'da imzalanmıştır.
Alternatif turizm olanaklarının bir çoğuna sahip
olan İlimiz, 5000 yıllık arkeolojik, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle
KÜLTÜR TURİZMİ, şifalı kaplıcalarıyla SAĞLIK TURİZMİ, % 53'ünü kaplayan
ormanlarıyla, Frig Vadisi ve günübirlik mesire yerleriyle DOĞA TURİZMİ
açısından büyük bir potansiyel arz etmektedir.
Son yıllarda Ülkemizde hareketlenen turizm potansiyelinden
İlimiz yeterli olmasa da payını almaya başlamıştır. Konaklama istatistiklerine
bakıldığında, İli ziyaret eden turistlerin % 90'ı yerli, % 10'u
yabancı olduğu görülmektedir. Ortalama kalış süreleri yerli 1.67,
yabancı 1.88 gündür.
Söz konusu turizm aktivitelerinin, İlin ekonomik
kalkınması ile paralel olarak geliştirilmesi, turizm yatırımlarının
da bu doğrultuda yaygınlaştırılması, Kütahya'da turizm hareketliliğini
daha da arttıracaktır.
Kütahya'da Turizm genellikle Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında
yoğunlaşırken, Termal tesislerinden 12 ay boyunca yararlanmak mümkündür. |
ULAŞIM
İMKANLARI
Kütahya, Ege bölgesinin "İç Batı Anadolu bölümünün" doğusunda, İç Anadolu'yu Ege'ye, Marmara'yı Ege ve Akdeniz bölgesine
bağlayan kara ve demiryollarının kavşağında yer almaktadır. Ayrıca
kuzey güney transit taşımacılığı güzergahı üzerinde bulunmaktadır.
İl, karayoluyla tüm komşularına doğrudan bağlıdır. İl içi ulaşım
gelişmiştir. İldeki demiryolu ulaşımı ise daha sınırlıdır. İl dışı
demiryolu taşımacılığı gelişmiş; fakat il içi demiryolu ağı yetersizdir.
a)
Karayolu Ulaşımı : Kütahya'nın komşusu İllere düzenli
karayolu bağlantısı vardır. İl merkezinden ilçelere ve ilçelerin
birbirlerine karayolu bağlantıları muntazamdır.
b) Demiryolu Ulaşımı
: Demiryolları açısından da bir kavşak niteliğinde olan Kütahya'da,
özellikle maden rezervleri, demiryolu taşımacılığını önemli bir
ulaşım aracı haline getirmiştir. İl sınırları içersinde toplam demiryolu
uzunluğu 233 km.dir.
Kütahya sahip olduğu 18 istasyon ile dört ana güzergahta hizmet
vermektedir. Kütahya, Eskişehir üzerinden kuzeye ve doğuya, Balıkesir
üzerinden batıya, Afyon üzerinden güneye ve iç Anadolu'ya bağlanmaktadır.
|
KONAKLAMA İMKANLARI Kütahya sahip olduğu zengin turizm potansiyeline rağmen yeterli
konaklama imkanına sahip değildir. Alternatif turizm çeşitleri içinde
ele alınan termal turizm de aynı durumdadır. Türkiye'de altı termal
turizm merkezine sahip tek il Kütahya olmasına rağmen bu merkezlerden
yalnızca Yoncalı Termal Turizm Merkezinde Turizm Bakanlığı'ndan
işletme belgeli otel ve kür merkezi bulunmaktadır. Yine ilimizde
apart, karavan ve pansiyon tipi konaklama imkanları henüz gelişmemiştir. İlimizde Turizm Bakanlığı'ndan işletme belgeli 4 tesis; 492
yatak, yatırım belgeli 5 tesis; 690 yatak kapasitesine sahiptir.
İlde Turizm İşletme Belgeli Oteller şunlardır:
Tesis Adı
TÜTAV Termal Otel 4*
Otel Erbaylar 3*
Hotaş Otel 2*
Gönen Otel 1*
Ayrıca İlimizde oldukça kaliteli belediye belgeli otel ve lokantalar
bulunmaktadır.
Belediye Belgeli Termal Tesisler şunlardır:
Harlek Otel
Simav Eynal
Gediz Ilıcasu
Emet Kaplıcaları |
KÜTAHYA'DA
TURİZM Kütahya'da tarihin ilk dönemlerinden günümüze
kadar çok çeşitli medeniyetler ve devletler hüküm sürmüştür. Ev
sahipliği yaptığı bu medeniyetlerin hemen hepsinden pek çok kültürel
değer günümüze miras olarak kalmıştır.
Friglerden günümüze kadar ulaşan binlerce barınma ve korunma amaçlı
mağaralar, erken Hıristiyanlık dönemi şapel ve kiliseleri, Romalılardan
kalan Aizanoi antik kenti, ilk hali Bizanslılardan kalan Kütahya
Kalesi, Selçuklulardan kalan Hıdırlık Mescidi, Osmanlı İmparatorluğunun
kurulduğu topraklar olan Domaniç, Germiyanoğullarından kalan Vacidiye
Medresesi ve II.Yakup İmaret Külliyesi, etnik kültürün son şahidi
Yeni Mahalle Rum Ortodoks Kilisesi, Osmanlılardan kalma Ulu Camii,
Adliye Binası (Eski Hükümet Konağı) ve Kütahya Lisesi ile Türkiye
Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı ve Başkumandan Meydan Savaşı'nın
kazanıldığı Dumlupınar ve Altıntaş - Zafertepe Çalköy'deki Şehitlikler
ve Anıtlar bu topraklarda yaşayan medeniyetlerin bizlere bıraktıkları
kültürel mirasın ilk akla gelenleridir. |
MÜZELER
Kütahya, müzeler açısından zengin bir ildir. Arkeoloji Müzesi, sahip
olduğu eserler açısından emsalleri arasında önemli bir yere sahiptir.
Çini Müzesi, Türkiye ve Dünyadaki ilk olma özelliğine sahiptir.
Kossuth Müzesi, tarihi değerinin yanı sıra etnografya müzesi olarak
da nitelenebilecek bir konumdadır. Ayrıca İlimizde Tavşanlı Belediye
Müzesi ile Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Zafer Müzesi de bulunmaktadır.
a-Sadık Atakan Çini Evi
Avukat Sadık ATAKAN tarafından düzenlenen evde, son 250 yılın
en güzel çinileri sergilenmektedir. Değerli çini ustalarının eserlerinin
görülebildiği ev, geçmiş ile gelecek arasında bir köprü oluşturmaktadır.
b-Frig Vadisi
Kütahya-Eskişehir karayolunun 26. km'si yakınlarındaki Sabuncupınar'dan
başlayıp Ovacık Köyüne kadar, İlin doğusu boyunca uzanan ve büyük
bölümü çam ormanları arasında kalan alana "Frig Vadisi" denilmektedir.
Frig Vadisi iki ana bölümde incelenebilir. Birinci bölüm; Sabuncupınar,
Fındık, İncik, İnli, Söğüt mağaralarının bulunduğu kuzey bölümüdür.
İkinci bölüm ise, daha güneydeki Ovacık Köyü, İnlice mahallesi ve
çevresidir.
Kütahya'nın doğusunda, eski bir yanardağ olan Türkmen Dağı'nın tüfleri
ile örtülü olan Frig yaylaları, eski çağlardan beri çeşitli kavimler
tarafından iskan edilmiştir. Volkan tüfünün kolay işlenebilir bir
kaya çeşidi olması, bölgenin en eski halklarından biri olan Frigler'in,
bunları oyma ve yontma yoluyla çeşitli amaçlar için kullanmalarını
sağlamıştır. Frigler'in ana tanrıçası Kybele'ye adanmış açık hava
tapınakları ile savunma amaçlı yapılar, en çok göze çarpan eserler
arasındadır. Bunların yanında Roma devrinde kayaları oymak suretiyle
meydana getirilmiş çeşitli barınaklar, mezar odaları, ağıl ve ahır
olarak kullanılan mekanlar, sarnıçlar ve ambarlar da bulunmaktadır.
Erken ve Geç Bizans devirlerinde ise bunlara ilaveten kilise ve
şapeller de inşa edilmiştir.
Frig Vadisi'nin ikinci bölümü ise Kütahya'ya 55 km. uzaklıkta bulunan
Ovacık Köyü'nün İnlice Mahallesi'nin doğusunda başlayan çam ormanları
arasındadır. Bölgenin bilinen tarihi M.Ö. 900-600 yıllarında Frigler,
daha sonra Romalılar ve Bizanslılar tarafından kullanıldığı şeklindedir.
Frig Vadisi'nde kayalara elle oyulmuş kaya mezarlar, kiliseler ve
sığınma-barınma amacıyla kullanılmış yüzlerce mağara bulunmaktadır.
c-Aizanoi Antik Kenti
Aizanoi antik kenti, Kütahya'ya 57 km. uzaklıktaki Çavdarhisar İlçesindedir.
Efes ile çağdaş olan kent Penkalas ırmağının iki yakasına kurulmuştur.
Kentin ismi Su Perisi Erato ile efsanevi kral Arkas'ın birleşmesinden
ortaya çıkan Azan isimli mitoloji kahramanından kaynaklanmaktadır.
Aizanoi antik kenti Frigya'ya bağlı yaşayan Aizanitislerin ana yerleşmeleriydi.
Kent alanı M.Ö.3000 yıllarından
itibaren yerleşmeye sahne olmuştur.
Helenistik dönemde Bergama
Krallığı ile Bitinya arasında el değiştirmiştir.
M.Ö. 133'de Roma egemenliğine
girmiştir.
Erken Bizans döneminde
Piskoposluk merkezi olan Aizanoi 7.yy.da önemini yitirmiştir.
Ortaçağ'da (13.yy) Çavdar
Tatarları'nın üssü olan kent daha sonraları Çavdarhisar ismini almıştır.
Antik kentte; Zeus Tapınağı, Antik Borsa, Stadyum ve Anfi Tiyatro
ile Mozaikli Hamam, Antik Köprüler ve Sütunlu Yol görülmeye değerdir.
ZEUS TAPINAĞI : Zeus Tapınağının yapımına M.S. 2.yüzyılda
İmparator Hadrian döneminde başlanmıştır. Tapınakta kısa yanları
her birinde 8'er,uzun yanların her birinde 15'er İon sütunu yer
alır. 53x35 m. ölçülerinde bir podyumun üzerinde yer alan tapınağın
altında tonozlarla örtülü bir mekan yer almaktadır ki; bu plan Anadolu'da
Roma mimari sanatında pek alışılmamış bir uygulamadır ve benzerine
rastlanılmamıştır. Bu mekan muhtemelen kehanet yeri veya tapınağa
ait depo olarak işlev görmüştür. |
ANTİK
BORSA : Dünyanın ilk borsası Aizanoi Antik Kentindedir.
M.S. 2.yüzyılın 2. yarısında tahıl pazarı olarak kullanılmıştır.
1971 yılında kazısı yapılan borsa binasının kısmen onarılan duvarlarında
M.S. 4.yüzyılın başlarında İmparator Diocletian'ın 304 yılında enflasyonla
mücadele için yaptığı ücret tespitlerinin bir kopyası vardır. Bu
yazıtta imparatorluk pazarlarında satılan tüm malların fiyatları
yer almaktadır. Örneğin; kuvvetli bir köle iki eşeğin fiyatına,
bir at ise üç köle fiyatına eşittir.
STADYUM VE ANTİK TİYATRO: Aizanoi'deki
Stadyum - Tiyatro kombinasyonunun dünyada benzeri yoktur. Yapımına
M.S. 1. yüzyılda başlanmış ve aralıklarla 3.yüzyıla kadar sürmüştür.
Stadyumun oturma grupları hafif çokgen biçimli olduğu için yapı
orta kısımda genişlemektedir. Stadyum ile tiyatroyu ayıran duvarın
stadyum cephesi mermerlerle kaplı olup tiyatronun sahne kısmı ise
zengin mermer bezemelerle kaplıydı. Bu bezemeler depremler sonucu
oturma basamaklarının ortasına yıkılmışlardır.
ANTİK KÖPRÜLER : Penkalas denilen
Koca Çayın üzerindedir. Antik çağda iki yakayı birbirine bağlayan
5 köprü mevcuttu. Bunlardan birisi yayalar için yapılmış olan ahşap
bir köprü, diğer dördü ise kemerli taş köprüleridir. Günümüze bunlardan
sadece iki tanesi ulaşmıştır.
SÜTUNLU YOL : 1992 -1995 yılları
arasında yapılan kazılarda ortaya çıkartıldı. M.S. 400. yıllara
tarihlenmektedir. Restore edilerek ayağa kaldırılan cadde kenarlarındaki
sütunlar erken antik yapılardan sökülmüştür. Dükkan kapıları bu
sütunlu yola açılmakta olup yakınında onunla ilişkili borsa yapısı
bulunuyordu.
Germiyan Sokak Merkez
Pirler mahallesinde 18. yüzyıl Kütahya evlerinin topluca korunduğu
Germiyan Sokak, Arnavut kaldırımlı yolu, elektrik ve telefon direkleri
ile tellerinin bulunmadığı, Kütahya'daki tarihi kent dokusunun en
güzel örneğidir.
Germiyan Sokak'taki Kütahya Evleri iki veya üç katlı ahşap evlerdir.
Payandalarla desteklenmiş çıkmaları, çiftli koca kapıları, kafesli
pencereleri ile ahşap Anadolu mimarisinin en güzel örneklerini oluşturur.
17. ve 18. yüzyıl Kütahya evleri açık sofalıdır. Sofalar odalar
arası bağlantıyı sağlar. Ayrıca sofalarda seki yada köşk adı verilen
dinlenme mekanları bulunur.
Giriş katlarına taşlık denir. Evlerin ön kapıları dışında geniş
arka bahçelere açılan arka kapıları da vardır.
Depo, kiler samanlık hatta ahırlar buradadır. Birinci katta günlük
yaşama ait odalar vardır. Bunlar oturma odası, mutfak ve yatak odasıdır.
İkinci katta ise misafir odaları ve gelin odaları bulunur. 19. ve
20. yüzyıl Kütahya evleri kapalı sofalıdır. Önceki dönemlerin aksine,
bu dönem evlerinin dışları, saçakları, pervazları ve payandaları
süslenirken, iç mekanlar aksine sade tutulmuştur. Yine bütün
Kütahya evleri payanda destekli çıkartmalara sahiptir. Bu çıkartmalar
yola uyum ve iç mekanı düzeltme amaçlı yapılmıştır.
Bedestenler
Gedik Ahmet Paşa Vakfı olarak XV. yüzyılın ikinci yarısında
yaptırılan bedestenler iki tanedir. Büyük Bedesten dört kapılıdır.
Yapının içinde ortada bir şadırvan ve onyedi dükkan vardır. Kapı
girişi üstünde madalyon içinde hayat ağacı ve aslan motifleri altında
1868 tarihi yazılıdır. Diğer kapı üstündeki madalyonda ise denizkızı
figürü yer alır. Halen sebze bedesteni olarak kullanılmaktadır.
Küçük Bedesten; iki kapılı olup duvarları tuğla ve saç örgüden yapılmıştır.
Uzunlamasına dikdörtgen geniş alanın iki kenarında karşılıklı dörder
geniş niş bulunmaktadır. Eskiden ağır elbiselerin ve elmas işlemeciliğinin
yapıldığı yapı günümüzde eski eşya pazarı olarak kullanılmaktadır.
Kütahya Kalesi
Antik
çağlardan günümüze kadar yerleşimin olduğu Hisar Tepesindedir. 70
burca sahip olan Kütahya Kalesi üç bölümden oluşur. Bunlar Kale-i
Bala, Kale-i Sagir ve dış surlardır. Roma, Bizans, Selçuklu, Germiyan
ve Osmanlı izleri görülen kalede herhangi bir döneme ait kitabe
yoktur. Fakat yapılan incelemeler sonucunda 8.yy Bizans, 12.yy Bizans,
13/14.yy Türk dönemlerine ait inşaat özelliklerine rastlanmıştır.
Kalede bilinen son inşaat Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılmıştır.
(1451-1481) Kale'de iki çeşme, iki mescid vardır. Kütahya Kalesinde,
kendi ekseninde 45 dakika da bir tur atan Döner Gazino 1973 yılı
yapımıdır. Lokanta olarak hizmet veren Döner Gazino'nun altındaki
Kır Kahvesi yaz aylarında açıktır.
Kara Ahmet Bey Türbesi
Ünlü Seyyah Evliya Çelebi'nin dedesi olan Kara Ahmet Bey'in
türbesi, Şehir merkezindedir. Evliya Çelebi'nin Kütahyalı olduğunu
ve dedesinin mezarının yerini, Kütahya'yı da anlattığı ünlü Seyahatname'sinin
9.cildinden öğreniyoruz.
Ulu Cami
Kütahya'nın
en güzel ve en büyük camisi olan yapı Yıldırım Beyazıt zamanında
başlanmış, Şehzade Musa Çelebi tarafından 1410 yılında tamamlanmıştır.
Mimar Sinan tarafından tamir edilmiştir. Ortalama 45x25 m2'lik bir
alanı kaplayan cami avlusuzdur. Caminin 3 kapısı, 64 penceresi,
2 kubbesi, 6 yarım kubbesi ve 5 bölümlü son cemaat yeri vardır.
Caminin içindeki 4 sütunlu müezzin mahfeli ve mihrabın sağındaki
Kabe tasvirli pano görülmeye değerdir.
Adliye Sarayı (Eski
Hükümet Konağı) Yapımına 1905 yılında Fuat Paşa
zamanında başlanan ve 1907 yılında tamamlanan Eski Hükümet Konağı,
son dönem sivil Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden birisidir.
Üç katlı yapının, giriş bölümü ile doğu ve batı kanatları hafif
çıkıntılıdır. Girişi dört yüksek sütun ve ortadaki geniş
üç kemerle bağlanmıştır. İki renkli taş tekniği, iki katı ayıran
korniş hattı ve çinileriyle cephe örgülü bir görünüme sahiptir.
Vali Odasının bacaları ortaya ayyıldız gelecek şekilde çini kaplıdır.
Bina içinde tamamen çini kaplı bir mescit de yer almakta olup, 1998
yılında restore edilerek Adliye Sarayı olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Hayme Ana ve Osman Gazi Anıtı
Hayme Ana Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin ninesi,
Ertuğrul Gazi'nin annesidir. Ertuğrul Gazi, Sürmeliçukur'dan Anadolu'ya
geldiğinde kendisine Söğüt kışlak, Domaniç yaylak olarak verilmiştir. Yılın beş ayını geçirdiği Domaniç'te bir yayla mevsiminde Hayme
Ana'yı yitiren Ertuğrul Gazi, annesini her yıl çadır kurduğu Çarşamba'da
bir tepeye defnettirmiştir. Sultan, II. Abdulhamit, l886'da Devlet
Ana diye anılan büyük büyük ninesi Hayme Ana'nın kabrini buldurarak
üstüne bugünkü türbeyi yaptırmıştır. Kütahya Valiliği, Osmanlı Devletinin
kuruluşunun 700.Yılı dolayısıyla bu türbe ve müştemilatını restore
ettirerek çevre düzenlemesine tabi tutmuş, her yıl Hayme Ana adına
törenler yapılan alana 2500 kişilik tribün yaptırmış, 100 bin fidanlı
700.Yıl Koruluğu kurdurarak, bir Osmanlı Çeşmesi ve iki Kütahya
evi yaptırmıştır.
Başkumandan Tarihi Milli Parkı
Kurtuluş Savaşımızın geçtiği Zafertepe Çalköy ve Dumlupınar'daki
bu topraklar 137.000 şehidimizin aziz hatırasına şehitlik, müze
ve anıtlarla donatılmıştır. Milli parktaki bu anıt,müze ve şehitlikler
şunlardır:
Zafer
Anıtı, (Başkumandan Meydan Savaşı Komuta Yeri), Şehit Sancaktar
Mehmetçik Anıtı, Yüzbaşı Harputlu Şekip Efendi Anıtı, Atatürk Anıtı,
Dumlupınar İlçemizde
Atatürk Anıtı, Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Müzesi, Dumlupınar Şehitliği
ve içinde; Mehmetçik Anıtı, Şehit Baba ve Oğul Anıtı, Milis Anıtı
ve Gazi Mustafa Kemal-İsmet Paşa-Mareşal Fevzi Çakmak Anıtları bulunmaktadır. |
Sağlık
Turizmi 6 Termal Turizm Merkezi ile Türkiye'nin
en zengin termal kaynaklarına sahip olan Kütahya, romatizmadan,
felç hastalıklarına, kadın hastalıklarından, sinirsel rahatsızlıklara
kadar bir dizi hastalığa derman olan termal suları ile yerli ve
yabancı turistlere şifa dağıtmaktadır.
- Ilıca-Harlek
Kaplıcaları: Kütahya'nın kuzeyinde yer alan Ilıca Harlek Kaplıcaları Kütahya
- Eskişehir karayolunun 2l.km.sinden 4 km. içeridedir. Altyapısı
ve çevre düzenlemesi tamamlanmış olan Ilıca Harlek Kaplıcaları Bakanlar
Kurulu tarafından 23.03.1989 tarihinde "Termal Turizm Merkezi" ilân
edilmiştir. Kaplıca suları 25-43 C derece sıcaklıkta olup oligometalik
sular grubuna girer. Kalsiyum, magnezyum ve bikarbonat içeren kaplıca
suları muhtelif hastalıklara iyi gelmektedir. Kaplıca merkezinde
10 apart, 57 oda ve 168 yatak kapasiteli Harlek Otel, Belediye Belgeli
diğer otel ve moteller, 3 hamam, 2 kapalı 4 açık havuz, spor tesisleri
ve konferans salonu bulunmaktadır.
-Yoncalı Kaplıcaları: Kütahya'nın batısında
yer alan Yoncalı kaplıcaları merkeze 16 km. uzaklıktadır. Altyapısı
ve çevre düzenlemesi tamamlanmış olan Yoncalı Kaplıcaları 17.09.1993
tarihinde "Termal Turizm Merkezi" ilan edilmiştir. Kaplıca suları
42 C derece sıcaklıkta olup bikarbonatlı sular grubuna girer. Kalsiyum,
magnezyum ve kükürt içeren kaplıca suları muhtelif hastalıklara
iyi gelmektedir. Ayrıca parafin banyosu, seliluit tedavisi vb. uygulanmaktadır.
Yoncalı Termal Turizm Merkezi'nde S.S.K'ya ait 200 yataklı Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi bulunmaktadır. Kaplıca merkezinde
73 oda ve 180 yatak kapasiteli 4 yıldızlı Yoncalı TÜTAV Termal Otel
ve kür merkezi ile 4'er kişilik 37, 2'şer kişilik 20 apart, Belediye
belgeli otel ve moteller, 4 hamam, 3 kapalı, 2 açık havuz bulunmaktadır.
-Emet-Yeşil ve Kaynarca Kaplıcaları: Kütahya'nın batısında bulunan kaplıcalar Emet ilçe merkezindedir.
Altyapısı ve çevre düzenlemesi tamam olan Yeşil ve Kaynarca Kaplıcaları
17.09.1993 tarihinde "Termal Turizm Merkezi" ilân edilmiştir. Kaplıca
suları 43-56 C derece olup, hipotonik sular grubuna girer. Sülfat,
bikarbonat, kalsiyum ve magnezyum içeren kaplıca suları muhtelif
hastalıklara iyi gelmektedir. Kaplıca merkezinde Belediye Belgeli
4'er kişilik 36 apart, 3 hamam, 3 kapalı havuz, 1 açık havuz, Osmanlı
Hamamı, sauna, özel banyolar, spor tesisleri, botanik parkı ve bir
karavan parkı (kamping) bulunmaktadır.
-Gediz-Ilıcasu Kaplıcaları: Kütahya'nın
güneyinde Gediz'e 18 km. uzaklıktadır. Altyapısı ve çevre düzenlemesi
tamamlanmış olan Ilıcasu Kaplıcaları 18.03.1897 tarihinde "Termal
Turizm Merkezi" ilan edilmiştir. Kaplıca suları 65-98 C derece sıcaklıkta
olup hipotonik sular grubuna girer. Sülfat, bikarbonat, sodyum ve
magnezyum içeren kaplıca Suları muhtelif hastalıklara iyi gelmektedir.
Kaplıca merkezinde Belediye belgeli 4'er kişilik 40 apart, 3'er
kişilik 52 apart, 22 ahşap baraka, 10 betonarme baraka, 1 buhar
banyosu, 1 çamur banyosu, 2 hamam ve 2 havuz bulunmaktadır. Kaplıca
merkezinde seracılık başlamıştır.
-Gediz-Muratdağı Kaplıcaları: Kütahya'nın
güneyinde Gediz'e 30 km. uzaklıktadır. Altyapısı ve çevre düzenlemesi
tamamlanmış olan Muratdağı Kaplıcaları 18.03.1987 tarihinde"Termal
Turizm Merkezi" ilan edilmiştir. Kaplıca suları 29-50 C derece sıcaklıkta
olup, meteorik vadoz sular grubuna girer.
-Simav-Eynal Kaplıcaları: Kütahya'nın
güney batısında Simav'a 4 km. uzaklıktadır. Altyapısı ve çevre düzenlemesi
tamamlanmış olan Eynal Kaplıcaları 23.03.1989 tarihinde "Termal
Turizm Merkezi" ilan edilmiştir. Kaplıca suları 70-90 C derecedir.
Kalsiyum, sodyum, bikarbonat ve sülfat içeren kaplıca suları muhtelif
hastalıklara iyi gelmektedir. Kaplıca merkezinde, Belediye belgeli
biri 37, diğeri 30 odalı iki otel, 440 yataklı 125 apart, özel banyolar,
2 hamam ve l kapalı havuz bulunmaktadır. Kaplıca Merkezinde seracılık
gelişmiş olup ilçe merkezi Jeotermal enerji ile ısıtılmaktadır.
-Hisarcık - Esire Kaplıcaları: Kütahya'nın
batısında Hisarcık'a 10 km. uzaklıktadır. 51 C derece sıcaklıktaki
kaplıca suları içme uygulamaları ile değişik rahatsızlıklara iyi
gelmektedir.
-Tavşanlı-Göbel
Kaplıcaları: Kütahya'nın batısında Tavşanlı'ya 7 km. uzaklıktadır.
Altyapısı ve çevre düzenlemesi yapılmıştır. Kaplıca sularının sıcaklığı
32 C derece olup muhtelif hastalıklara iyi gelmektedir. Kaplıca
merkezinde moteller ve 2 hamam bulunmakta olup, yöre havasında oksijen
oranı yüksek olduğundan astımlı hastalar kış aylarında dahi motellerde
konaklamaktadırlar.
-Simav Çitgöl Kaplıcaları: Simav'a
5 km. uzaklıkta olan kaplıca suyunun sıcaklığı 162 C olup, muhtelif
hastalıklara iyi gelmektedir. Kaplıca merkezinde Belediyeye ait
60 daireli moteller ve spor kompleksi vardır.
- Dereli Kaplıcaları: Dereli Kaplıcaları
Emet-Tavşanlı yolu üzerinde olup, Günlüce Beldesine 20 km. uzaklıktadır.
Kaplıca suları 38-40 C olup, muhtelif hastalıklara banyo yolu ile
iyi gelmektedir. Kaplıca merkezinde 3 adet havuzlu hamam, özel banyolar
ve moteller mevcuttur.
-Diğer Kaplıcalar: Kütahya'da başka
termal kaynaklar da mevcuttur. Bunlar; Emet'te Samrık Ilıcası, Hisarcık'ta
Sefaköy Kaplıcaları ve Yukarı Yoncaağaç Mürdesenk Suyu, Simav'da
Naşa Kaplıcalarıdır. |
Doğa Turizm
Kütahya topraklarının % 53'ü ormanlarla kaplı olduğu için ilin
her köşesi zengin doğa güzelliklerine sahiptir. Bu güzellikler
güçlü bir çevre bilinciyle korunmakta, günübirlik olduğu kadar
uzun süreli dinlenme ve kamp imkanları içinde faydalanılabilmektedir.
Yayla turizmi için önemli imkanları olan ilimiz, trakking için
de aynı potansiyele sahiptir.
1) Çamlıca:
Kütahya'nın batısında, şehir merkezine 5 km. uzaklıktaki Çamlıca,
orman içi dinlenme yeri olarak düzenlenmiştir. Orman İşletmesince
yapılan altyapısı, piknik yerleri ve hizmet birimleri özelleştirilmiştir.
Çamlıca çam ağaçları, soğuk suları, temiz havası ve insanı rahatlatan
manzarası ile geniş bir mesire yeridir.
2) 1000 Yıllık Kestane
Ağacı: Kütahya'nın 7 km. güneyindeki Kumarı Köyü Boyacılar
mevkiinde bulunan 3 adet kestane ağacı halen meyve vermekte olup
özellikle bir tanesi 8 m.'yi bulan çevresi ve 20 m.'ye yaklaşan
yüksekliği ile 1000 yıldır ayakta durmaktadır.
3) Hıdırlık : Kütahya merkezdeki en önemli mesire yerlerinden
birisidir. Aynı isimle anılan mescidin de, bulunduğu mesire yerinin
altyapısı ve çevre düzenlemesi yapılmıştır. Hıdırlık Mescidi'nin
restorasyonu ünlü ressam Ahmet YAKUPOĞLU tarafından 1984 yılında
yapılmıştır.
4) Gölcük Yaylası:
Kütahya'nın güneybatısındaki Gölcük Yaylası, Simav'a 10 km. uzaklıktadır.
Çam ormanları arasındaki yayla, her türlü altyapıya sahip olup,
1450 m. yükseklikte harika bir piknik yeri olarak hizmet vermektedir.
5)
Vakıf Ormanları: Kütahya - Tavşanlı karayolunun
güneyinde, Kütahya'ya 40 km. uzaklıktadır. Piramidial Karaçamlar'ın
orman olarak bulunduğu tek yer olan Vakıf Çamlığı koruma altındadır.
6) Muratdağı :
Kütahya'nın güneyindeki Muratdağı Gediz'e 30 km. uzaklıktadır.
23l2 m. yükseklikteki Muratdağı, Kütahya'nın olduğu gibi İç Ege'nin
de en yüksek dağıdır. Kestane, meşe ve çam ormanlarından oluşan
zengin bir bitki kuşağına sahip olan Muratdağı, temiz havası,
soğuk suları ve özellikle zengin termal kaynaklarıyla çok önemli
bir merkezdir. Muratdağı yayla turizmi için uygun bir merkezdir.
7) Porsuk Barajı :
Kütahya'nın kuzeydoğusunda şehir merkezine 20 km. uzaklıktadır.
Porsuk Çayının taşkınlarından çevreyi korumak amacıyla yapılmış
olan baraj son yıllarda balıkçılığın da önemli bir merkezi haline
gelmiştir. Porsuk Barajında, Softça Köyü civarında su sporları
(sörf, kürek, yelken vb.) için sabit iskele ve yüzey iskele, alt
yapı ve sosyal çalışmaları tamamlanmakta olup 2002 yılında hizmete
sunulacaktır.
8) Mızık Çamı:Domaniç'in
Domur Köyü'ndedir. Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu Osman Gazi'nin
bebeklik beşiğinin kurulduğu bu çam koruma altına alınmıştır.
Zaman içinde yıkılan bu tarihi ve anıtsal çam ağacı özel bir kaide
üzerine alınarak ziyarete açılmıştır.
9) Domaniç Ormanları: Kütahya'nın
kuzeyindeki Domaniç Ormanları ilçenin çevresinde çok geniş bir
alana yayılmış durumdadır. Çok zengin bir bitki örtüsüne sahip
olan Domaniç Ormanlarında pek çok endemik tür ve anıtsal değerde
birçok ağaç bulunmaktadır.
10) Kuruçay Göleti: Tavşanlı'nın
güneyinde, ilçeye 7 km. uzaklıktadır. Sulama amaçlı yapılmış olan
gölet, asıl işlevinin yanısıra temiz çevresi ile önemli bir piknik
yeridir.
11) Enne Barajı:
Kütahya'nın batısında şehir merkezine l8 km. uzaklıktadır. Seyitömer
Termik santralının su ihtiyacını karşılamak için yapılan baraj
zamanla olta balıkçılığının da yapıldığı güzel bir mesire yeri
haline gelmiştir.
Yaban Hayatı
(Avcılık) Zengin bitki örtüsünden dolayı,
ilin yaban hayatı da hayli zengindir. Kurt, çakal, tilki, yaban
domuzu ve tavşan en çok rastlanan yabani hayvanlardır. Kütahya
kuşlar açısından da zengindir. Bıldırcın, keklik, ve bazı su kuşları
oldukça boldur. Kütahya'da iki geyik üretme sahası ve bir adet
toy kuşları koruma sahası mevcuttur. Ayrıca Türkmen Dağı, Domaniç
Ormanları ve Şaphane Dağı gibi sahalarda sürekli av yasağı uygulanmaktadır.
Kütahya'da göl yoktur. Fakat baraj göllerinde, göletlerde ve akarsularda
balıkçılık yapılabilmektedir. Özellikle sazan, aynalı sazan, kızılkanat,
dargın ve yayın balıkları en çok avlanan balıklardır. İlimizin
Gediz ve Domaniç İlçelerinde modern alabalık üretim tesisleri
bulunmaktadır.
|
EL
SANATLARI (Turistik ve Hediyelik Eşyalar) Kütahya'nın
zengin kültürünün önemli bir parçasını da el sanatları oluşturur.
Kütahya'da geleneksel el sanatlarının yanı sıra yalnız bu yöreye
özgü el sanatları da yaşamaktadır. Özellikle çiniciliğin Türkiye
ve dünyadaki yaşayan önemli merkezlerinden birisi Kütahya'dır.
Yine tahta kaşık oymacılığının yurdumuzda yapıldığı ender yerlerden
biri, Gediz- Saruhanlar köyüdür. Ata sanatlarımızdan olan elmas
işlemeciliği halen yaşamaktadır. Tavşanlı'da leblebicilik ve kilitçilik
ile Simav'daki hasırcılık ve urgancılık, yalnız bu yörelerimizde
yaşamaktadır. Bu el sanatlarımızın bazıları güncelliğini yitirdikleri
için son dönemlerini yaşamaktadır
a) Çinicilik:
İlimizin simgesi ve onu bütün dünyaya tanıtan "Çinilik" Kütahya'da
en önemli sanat dalı olmanın yanısıra halkın önemli bir geçim
kaynağı olma özelliği de taşır. Kütahya'da Friglerle başlayan
seramik yapımı Bizans dönemi sonuna kadar sürekli gelişme göstermiştir.
Kütahya, 100 yılı aşkın bir süre Selçuklularla Bizanslılar arasında
tampon bölge olarak kalmıştır. Bu dönem çiniciliğinde Bizans ve
Selçuklu kültürünün özellikleri birlikte kullanılmıştır. Daha
sonra Beylikler dönemine giren Kütahya'da Osmanlı etkisi görülmeye
başlamıştır. 13l4 tarihli Vacidiye Medresesi'ndeki Abdülvacit
Efendi'nin sandukasında, 1428 tarihli Yakup Bey Türbesi'nde ilk
Osmanlı dönemi renkli sırlı çini tuğlalar kullanıldığı görülmektedir.
15. yy. Osmanlı seramik ve çini sanatı, mavi beyaz grubu çinileri
ile dikkat çeker. Bu orijinal mavi beyazlar Hisarbey Cami (1487)
ile Kükürt Köyü Camiinde (l697) görülmüştür. 15. yy. mavi beyaz
çinileri Kütahya'daki bazı yapıların yanı sıra İstanbul ve Kudüs
mimari eserlerinde de kullanılmıştır. 16. yy.'da Kütahya çini
ve seramik sanatı faaliyetlerinin yavaşladığı görülmekle beraber,
İstanbul ve diğer önemli merkezlerde yapılan mimari eserlerde,
Kütahya çinilerinin kullanıldığı görülür.
Günümüzde
ihraç malları arasına giren, desen ve renk zenginliği kazanan
Kütahya Çiniciliği olumlu bir yoldadır. İrili, ufaklı 500'e yakın
atölyede yapılan çiniler yurt içi ve yurt dışındaki pek çok eseri
süslemektedir. Çinicilikte kullanılan hammaddeler, Kütahya ve
komşu illerden sağlanmaktadır. Bu hammaddeler, plastik ve plastik
olmayanlar diye ikiye ayrılır. Plastik hammaddeler grubuna; Kırklar
Toprağı, Gri Bilecik Kili, Maya ve Çamaşır Kili, plastik olmayanlar
grubuna; Çakmak Taşı, Beyaz Bilecik Kili ve Tebeşir girmektedir.
Bu hammaddelerin belli oranlarda karıştırılmalarıyla Çark, Döküm
ve Pres diye adlandırılan üç tür harman hazırlanır. Çark harmanında;
düz duvar tabağı, vazo, saksı ve şekerlik, döküm harmanında; biblo,
bardak, tabak ve küllük, pres harmanında düz veya desenli duvar
karoları yapılır.
b) Dokumacılık:
Halıcılık, köy ve kasaba evlerinde el tezgahlarında günümüzde
de önemli bir gelir kaynağı olarak sürdürülmektedir. Saray halıları
adıyla anılan ve Osmanlıların en parlak döneminde üretilen Simav
halıları, daha çok yaprak ve çiçek motifleriyle bezenmiştir. Yün
ve pamuktan halıların yüzeyi ve bordürü kıvrık damarlı yapraklar,
rozet ve nar çiçekleri, sümbül, karanfil gibi motiflerle bezelidir.
Simav halıları kökboya (alizarin) ile renklendirildiği için "kökboya
halı" diye de anılır.
Geçmişte el tezgahlarında yöreye özgü kumaşlar dokunmaktaydı.
Günümüzde daha çok Gediz ve Şaphane'de sürdürülen el dokumacılığında
yalnızca bez üretilmektedir. Yine yöremize özgü Yörük halıları,
Aslanapa'nın Bayramşah köyünde dokunmaktadır.
c) El İşlemeciliği:
Eskiden beri sürdürülen el işlemeciliği, yöre kadınlarının becerilerini,
beğenilerini yansıtır. Günümüzde Kütahya Müzesinde sergilenen
peşkirler, uçkurlar, dane (yemeni) çevreleri, para, tütün ve saat
keseleri bunların özgün örnekleridir. Peşkirlerin boyaları, iplikleri
yerlidir. Keseler, pembe başta olmak üzere sarı, yeşil, al ve
ak işlemlidir. Yer yer krem, bej ve gri kullanılmıştır. Çevre,
arabiye, kaftan, kavuk vb. eşyada altın ve gümüş ipliklerle çeşitli
motifler işlenmiştir.
d) Oya İşlemeciliği:
Oya, işleme araç gereçlerine ve işleme tekniğine göre çeşitli
adlar alır. İğne oyaları, tığ oyaları, mekik oyaları, koza oyaları,
yün oyaları, mum oyaları, boncuk oyaları, dokuma oyaları bunların
değişik örnekleridir. Kütahya'da oyacılık, "iğne oyacılığı" biçiminde
genellikle danenin çevresini süsleyen bir sanat olarak gelişmiştir.
Kütahya oyaları biçimlerine göre beşe ayrılır. Bunlar gül, menekşe,
zambak, papatya, karanfil, haşhaş gibi çiçeklere benzeyen oyalar,
ıtır, şeftali, söğüt, karanfil yapraklarına benzeyen yaprak motifli
oyalar, Gönül Dolabı, Mecnun Yuvası, Yar Yare Küstü gibi soyut
adlı oyalar, Süreyya, Diba gibi özel yaşamları bilinenlere yakıştırılan
oyalar ve Kaynana Oyası, Elti Küstü, Ana Güldüren, Malak Sattıran
gibi övgü, yergi niteliği taşıyan oyalardır.
e)
Elmas ve Gümüş İşlemeciliği: Diğer el sanatlarından
birisi de elmas işlemeciliğidir. Elmas işlemeciliği; Mıhlama,
Sedakarlık, Minecilik, El Kalemi, Kraponyacılık, Ajurculuk, Foya
Çakmakcılık, Cilacılık, Kumla Eskitme, Kalibrecilik ve Kalıpçılık
gibi alt bölümlerden oluşmaktadır. Osmanlı döneminde Küçük Bedesten
(Bat Pazarı) ağır elbise ve elmas işlemeciliğinin merkeziydi.
Günümüzde ise bir kuyumcu tarafından yapılmaktadır. Kütahya'da,
çok eski dönemlerden beri gümüş madeni çıkarılmakta ve işlenmektedir.
Bu nedenle gümüş işlemeciliği de zaman içinde gelişmiş bir el
sanatıdır. Telkarilik olarak da bilinen bu el sanatımız ile ilgili
Dumlupınar Üniversitesi'ne bağlı Altıntaş Meslek Yüksek Okulu
bünyesinde yapılan çalışmalar ümit vericidir.
f) Porselen: Kütahya'daki
ilk porselen fabrikası 1974 yılında faaliyete başlamıştır. Yüzyıllardır
çinilerde sergilenen maharetler porselenlerde de yaşamaya başlamıştır.
Günümüzde Türkiye'nin her yerine gönderilen porselenler pek çok
ülkeye de ihraç edilmektedir.
|
|